Machu Picchu
Machu Picchu, İnka uygarlığından tüm insanlığa bırakılmış en ikonik ve insanoğlunun elinden çıkmış en eşsiz yerleşim bölgelerinden birisidir. Hala çözülemeyen bir çok gizemiyle tarih ve seyahat meraklıları için hazine değerinde bir bölgedir.
İnkalar, 12. ve 16. Yüzyıl arasında And dağlarında ve eteklerinde büyük bir imparatorluk kuran Güney Amerika yerli halkıdır. 15. Yüzyılın başlarında topraklarını genişletmek için fetihlere girişmiş olan İnkalar 16. Yüzyılda büyük okyanus kıyısı ve And dağları boyunca, bugünkü Ekvator ülkesinin kuzey sınırından Şilinin orta kesimlerindeki Mauk ırmağına kadar uzanan yaklaşık 12 milyon kişilik dev bir imparatorluk haline gelmiştir.
İnka imparatoru Pachacutec 15. Yüzyılda Machu Picchu yani türkçe adıyla “Eski Dağ” olarak bilinen dağda bulutlar içerisinde bir şehir inşaa ettirmek istemiş. Bu muhteşem yerleşim yeri And platosundan başlayarak balta girmemiş Amazon ormanlarının Urubamba nehrine kadar uzanmaktadır.
Uzun yıllar burada yaşan İnka halkları daha sonra bu bölgeyi çiçek hastalığı nedeni ile terk ettiği sanılmaktadır. İspanyolların İnka imparatorluğunu ele geçirmesinden sonra şehir 300 yıl boyunca kayıp olarak kalmış. 1911 yılında Yale üniversitesi arkeologlarından Hiram Bingham’ın bilimsel gezisi esnasında tesadüfen bulunması ile seyyahların tekrar ilgi odağı halinde geldi. Bingham aslında 1536 yılında İspanyol istilacı Pizarro’dan kaçan inkaların saklandığı ve direnişin son kalesi olan İnka şehri Vilcabamba’yı aramaktaydı ve Bingham, Machu Picchu’yu ilk bulduğunda Vilcabamba sanmıştır, ancak kazılar sonucunda etrafta hiç bir savaş izine rastlanmaması bu ihtimali çürütmüştür. (Bugün Vilcabamba’nın 70 kilometre daha ileride, ormanın içinde olduğu biliniyor.) 1915’de Bu araştırmaları ile ilgili bir kitap yayımlamıştır.
National Geographic Society’ın 1919 sayısını Machu Picchu şehrine ithaf etmesiyle tüm dünya tarafından tanınmaya başlanmıştır. 1983 yılında UNESCO Machu Picchu‘yu dünya mirası listesine almış ve 7 Temmuz 2007 ‘de dünyanın 7 harikasından biri seçmiştir.
2.380 metre yükseklikte kurulmuş bu şehir, daha çok bir tören alanı ve dini yerleşim yerine benzemektedir. Machu Picchu’da güneşin önemli bir yer tuttuğu düşünülmektedir. Bunun en önemli kanıtlarıdan biri “Intihuatanha” denilen güneş sunağının varlığıdır. Bu ilginç şekilli taş yapı karmaşık bir astronomi cihazına benzemektedir. Bu sunağın, gündönümleri gibi özel tarihleri saymak için kullanıldığı düşünülmektedir. İnkaların inanışına göre “Inti” güneştir ve inkalarda onun oğullarıdır. Yaz ve kış gündönümlerinde “Inti Raymi” adı verilen bir inka güneş festivali yapıldığı bilinmektedir. Kentteki yapılar, büyük taş blokların çok muntazam şekilde birbirine eklenmesiyle oluşturulmuştur. İnkalar bu taşları birbirine ekleyebilmek için kenarlarına dikdörtgen oyuklar açıp daha sonra iki taşı yan yana getirip, oyuklar arasına erimiş metal döküp metal soğuyunca taşların birbirlerine eklenmesini sağlamışlardır. Ancak tüm bu taşlar daha tekerleğin icat etmemiş bir uygarlık tarafından nasıl dağın tepesine getirilmiş bilinmiyor, çünkü taşlar dağın kendi taşları değil, dere yatağından taşınarak getirilmiş taşlardır.
Şehrin inşaatının 25 yıl sürdüğü düşünülüyor, önce en alttaki surlar ve üzerine depreme ve erozyona dayanıklılık için kayalardan korumalar yapılmış, ardından ekim alanları düzenlenmiş, üzerine yerleşim için evler ve üretim alanları inşaa edilmiştir. Şehrin en yüksek noktasına, tapınak, gözlem evi ve mezar gibi yapılar yerleştirilmiştir. Piramit gibi yükselen şehrin ortasına ise şehir meydanı yerleştirilmiştir.
Tapınaklar bölümünde 200’den fazla merdiven sistemi ile birbirlerine bağlı taş yapılar bulunuyor ve şaşırtıcı şekilde şehrin 3000 basamağı bugün bile çok iyi durumdadı. Dönemin için son derece ileri mimari teknikleri ile yapılan sulama sistemleri hala ayakta.
Ziyaret Saatleri ve Konumu
Girişler sabah saat 07.00 ile öğlen saat 14.00 arasında yapılmaktadır.
Adresinden online olarak giriş biletlerini alabilirsiniz.