Ani Harabeleri - Antik Kenti

Ani Harabeleri - Antik Kenti

Ani Antik Kenti, Kars ilimizin 44 kilometre güneydoğusunda, Ocaklı köyü sınırları içerisinde, Türkiye ile Ermenistan sınırını belirleyen Arpaçay nehrinin batı yakasında yer almaktadır. Arpaçay, Aras nehrinin bir kolu olup, Ani kenti bu kolun Anadolu tarafında bulunmaktadır. Arpaçay ve Alacasu vadilerine hakim yüksek bir kayalık üzerine kurulan kent, 1001 kilise ve 40 kapılı şehir olarak da adlandırılmıştır. M.Ö. 900'lerde Urartular döneminde şehir yapılanması olduğu düşünülmektedir. Hatta Ani isminin, Urartuların yer tanrıçası "An"dan aldığı sanılmaktadır.

Kent, bulunduğu tepenin altı ve vadi tabanlarındaki mağaraların yaklaşık M.Ö. 4500 yıllarından beri kullanılan yerleşim ve mezar alanları olarak hizmet verdiği bir tarih öncesi dönemden bu yana çeşitli kültür ve insan topluluklarına ev sahipliği yapmıştır. Çin'den Venedik'e kadar uzanan 6400 kilometrelik İpek Yolu üzerinde, Kafkaslardan Anadolu'ya ilk giriş noktasında bulunan kent, 9. ve 14. yüzyıllar arasında ortaçağın en önemli ticaret merkezlerinden birisi olmuştur.

Ermeni soyundan gelen Bagratlı kral Aşot'un emriyle kurulan kale kent, başkent haline gelmiş ve nüfusu yüz bini aşmıştır. 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetimindeki Ermenilerin hüküm sürdüğü kent, bu tarihten sonra Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından fethedilmiş ve Türklerin Anadolu'da ele geçirdiği ilk şehir olarak tarihe geçmiştir. Ardından Gürcü, Moğol ve Osmanlı egemenliğine geçmiş, 16. yüzyıla kadar zenginliğini ve önemini korumuştur.

78 hektarlık bir alanı kaplayan ve 4500 metre boyunca surlarla çevrili olan kentin en parlak dönemini II. Smbat (977-989) ve oğlu Gagik (989-1020) arasında yaşadığı düşünülmektedir. Ani kenti, tarihi boyunca birçok savaş ve doğal afetlere tanıklık etmiştir. 1230'da ki Moğol istilası da yakılıp yıkılmış, 1319'da ki depremde büyük hasar görmüştür. İpek Yolu'nun ticari önemini kaybedip, Osmanlı 1575'te Kars'taki kaleyi merkez ilan edince Ani kenti gözden düşmüş ve 16. yüzyılın sonunda büyük bir deprem ile önemli ölçüde yıkılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında (93 Harbi) Rusların eline geçen kent, 1. Dünya Savaşı sonrasında Ruslardan geri alınmış ancak daha sonra yeni kurulan Ermenistan'ın eline geçmiştir. 1920'de Ani, son bir kez daha el değiştirmiş ve Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarına dahil edilmiştir.

Ani Antik Kenti, ortaçağ dönemindeki şehir planlama ve mimari tarihi açısından özel bir konuma sahiptir. Ayrıca, kentin birçok uygarlığa ev sahipliği yapmasının sonucu olarak (Bargatlı, Bizans, Selçuklu, Gürcü, Harzemşah, Moğol, İlhanlı, Akkoyunlu, Osmanlı gibi) dini ve sivil mimaride farklı kültürlerin izlerini taşıyan birçok yapı bulunmaktadır.

Ani kentindeki yapıların kullanılan taşları genellikle volkanik kökenli granit, bazalt, andezit gibi taşlardır. Bu nedenle genellikle kızıl ve boz görünümleri ile karşıdan bakıldığında sıra dışı bir görüntü verirler.

İÇİNDE BULUNAN BAZI YAPILAR
Ani kentinin 7 giriş kapısı bulunmaktadır ve en önemli kapıları Arslanlı Kapı, Sarnıçlı Kapı ve Kars Kapısıdır. Arslanlı Kapı, ana giriş kapısı konumunda olup, ancak kapının surları bugün yıkık durumdadır. Kentin surları 4500 metreyi bulsa da bugün sadece 100-150 metrelik bir kısmı mevcuttur. Surlar, çok akıllıca inşa edilmiş olup, aşılmaları neredeyse imkansızdı. Surların yüksekliği 7-8 metre civarında ve dış surlar ile iç surlar arasındaki genişlik 5-6 metre civarındadır düşünülmektedir. Düşman dış surları aşsa bile ikinci surları aşamadan imha ediliyordu. Geçmişi bu kadar gerilere giden bu yerleşim yerinde sayısız tarihi eser bulunmakla birlikte, büyük kısmı yer altında günyüzüne çıkarılmayı beklemektedir. Kalıntıları bulunan yapıların büyük çoğunluğu M.S. 8. ile 13. yüzyıl arasında yapılmıştır.

Aziz Gregor Kilisesi, 10. yüzyıl sonlarında kurulan 12 kenarlı şapeli ve kubbesi ile hala göz alıcıdır. 1900'lerin başında kilisede bulunan mezarın Bagratuni Ermenilerinden prens Grigor Pahlavuni'ye ait olduğu sanılmaktadır, ancak birçok anıt mezar gibi oda yağmalanmıştır.

Menuçher Camii, Ani kentinin en önemli İslami kalıntılarından biridir. 1072'de Selçuklular tarafından inşa edilen Menuçher Camii, hala ayakta olup Anadolu'daki ilk Türk camii olma özelliğine sahiptir. Tavanı, zengin Selçuklu motifleri ile bezelidir, 99 basamaklı minaresi ise gözcü kulesi olarak da kullanılmıştır.

Aziz Patrick Kilisesi (Keçel Kilisesi), 1034 yılında 2. Smbat tarafından yaptırılmıştır. Silindirik planlı yapı, yıldırım düşmesi sonucu tam ortadan dikey olarak yıkılmış, kalan yarısı ise iskele yardımı ile ayakta durmaktadır. Kahverengi volkanik bazalt taşından yapılan kilise, aynı zamanda İsa'nın çarmıha gerildiği çarmıhın küçük bir parçasını da barındırdığı söylenir.

Surp Kirkor Kilisesi, 1215'te inşa edilen içi İsa ve Gregor freskleri ile süslü olup, dış cephesindeki rölyef hayvan figürleri görülmeye değerdir.

Bakireler Manastırı, 13. yüzyılda antik kente ulaşan kervan yolunun başlangıç noktasında inşa edilmiştir. Kilisenin ana gövdesi ayaktadır ve cephe duvarlarındaki kabartma geometrik süslemeler göz alıcıdır.

Ani Katedrali (Fethiye Camii), Meryem Ana Kilisesi olarak da bilinen bu yapı, Ani'nin bütünlüğünü korumayı başarmış en büyük yapılardan biridir. Kral 2. Smbat döneminde yapılmış, 1064 yılında Sultan Alp Arslan, Ani'yi fethettikten sonra kiliseyi camiye çevirmiş ve ilk fetih namazını burada kılmıştır.

Ateşgede Tapınağı, 4. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Ani'deki en eski yapıdır. 1909'da Nikolai Marr'ın kazıları sonucu ortaya çıkarılan eserin Zerdüşt tapınağı olma ihtimali üzerinde durulmuştur. Günümüze sadece sütunları ulaşmıştır.

İpek Yolu Köprüsü, Ermenistan-Türkiye sınırındaki Arpaçay Nehri üzerinde M.S. 9. yüzyılda inşa edildiği düşünülen 2 katlı bir köprüdür. Zemin katı kervan geçişleri, üst katı ise yayalar ve askerler için tasarlanmış köprü, ne yazık ki günümüze ulaşamamış, sadece iki taraftaki ayakları kalmıştır.

Ülkemizdeki sayısız kültürel ve tarihi mirastan sadece biri olan Ani Antik Kenti, 2018'de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmıştır. Bu bölgede yapılacak kapsamlı bir araştırma ve kazı çalışmaları, bize geçmişten birçok önemli bilgi vermeyi vaat eden bu gizemli ve ihtişamlı kentin hak ettiği ilgiyi görmeyi beklemektedir.

Ziyaret Saatleri ve Konumu

  • Pazartesi: 08:00 – 19.00
  • Salı: 08:00 – 19.00
  • Çarşamba: 08:00 – 19.00
  • Perşembe: 08:00 – 19.00
  • Cuma: 08:00 – 19.00
  • Cumartesi: 08:00 – 19.00
  • Pazar: 08:00 – 19.00

Saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.

premium bootstrap themes

Read more

Update cookies preferences